29.03.2023

Kardeşlik Ahlakı ve Dayanışma (Makale)

Kardeşlik duygusu insanlar arasında birlik, beraberlik ve kaynaşma sağlanmasının, toplumsal dirlik ve düzenliğin ana unsurudur. İnsanlar, kardeş hissettiklerine karşı sevgi ve saygı besler, onlarla paylaşa ve dayanışma içine girer, onlarla barış ve huzur içerisinde yaşarlar. (Cafer Sadık Yaran, Ahlaki Erdemler, 155).

          Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız.” (Hucurat, 49/10)  Yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar bütün müminler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşleridirler.

İslam kaynaklarında Hz. Peygamber biri hicretten önce Mekke, diğeri hicretten sonra Medine de ashabı bir birine kardeş yapmıştır.  Mekke de azatlı köleler ile Kureyşli Müslümanları kardeş yapmıştır. Zeyd b. Harise ile Hz. Hamza’yı, Ebu Huzeyfe’nin azadlısı Salim ile Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı, Bilal-i Habeşi ile Ubeyde b. Haris’i Efendimiz (s.a.s.) kardeş kılmıştır. Böylece zayıf Müslümanlar ile kuvvetli Müslümanlar birbirine maddi manevi destek olmuşlar.(İbrahim Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, s.140-141.)

Hz. Peygamber (s.a.s.) Mekke’de bunalmış, daralmıştı. Müşrikler baskılarını iyice artırmış, Taif’te taşlanmış, hatta suikast ile öldürme planı yapılmıştı. Medine’ye hicret yeni bir vatana kavuşmaktı. Yesribi Medine yapmak kolay olmamıştı. Muhacir Mekke de malını, mülkünü bırakıp, Allah ve Resulü aşkına hicret etmişti. Ensar, dini için her şeyini bırakıp gelen, hicret eden Mekkeli kardeşlerine evini açtı, aşını paylaştı. Muhacire ev yapmaları için arsa bağışladı. Bekar olan Sad b. Hayseme evini kendisi gibi bekar olan muhacire açtı. Medine’ye hicret edileli beş ay olmuştu ki, Allah Resulü (s.a.s.) ensar ile muhaciri büyük bir toplantıda bir araya getirdi. Maddi imkanı iyi olan her bir ensarın bir muhaciri kendisine kardeş yapıp, evini, kazancını paylaşmasını, kendisine mirasçı olmasını istedi. Böylece 186 muhacir ailesi, ensar ailesinin yanına yerleşti. İlerleyen zamanlarda Peygamber Efendimiz (s.a.s.) askeri sefer düzenleyeceğinde bu iki kardeşten birini alıyor, diğeri evin geçimi ve korunması görevini üstlenmek üzere geride kalıyordu. Bazı sahabeler de bahçe işleri olduğu zaman nöbetleşe Allah Resulünün sohbetine katılıyorlardı. Bir gün biri bahçede çalışıyor, Hz. Ömer böyle yapıyordu. (Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, C. I, s.180-182.)

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine şefkat hususunda müminleri âdeta tek bir vücut (beden) gibi görürsün. Mümin bir uzvundan şikayet ederse, vücudun diğer uzuvları da uykusuzluk ve ateşle ona iştirak ederler.” (Müslim, Birr, 66)

Bir gün ashâbıyla birlikte otururken Hz. Peygamber’in mübarek ağzından şu sözler dökülür: “Allah’ın şehit ya da peygamber olmayan öyle kulları vardır ki kıyamet gününde Allah’a olan yakınlıkları nedeniyle peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.” Bu sözü işiten sahâbîler bir anda kulak kesilip merakla sorarlar: “Kim bunlar, yâ Resûlallah?” Ashâbın dikkatini toplayan Allah Resûlü şu açıklamayı yapar: “Bunlar, akrabalık ya da aralarında dönüp dolaşan bir maldan kaynaklanan çıkarları olmaksızın, sırf Allah için birbirlerini seven insanlardır. Onların yüzlerinde bir nur vardır ve onlar hidayet üzeredirler. İnsanlar telaşa düştüklerinde onlar korkuya kapılmazlar, insanlar hayıflanırken onlar üzülmezler.” Allah Resûlü bu sözlerinin ardından,  “Haberiniz olsun, Allah’ın sevgili kullarına korku yok. Onlar üzülecek de değillerdir. ” (Yunus, 10/62)  Ebû Dâvûd, Büyû’, (İcâre), 76, Hadislerle İslam, 3/353)

Topum içerisinde insanların birbirlerine yardım etmeleri ve dayanışma içerisinde olmaları kaçınılmazdır. İnsanlar bir birinin desteğine muhtaçtır. Yardımlaşma ve dayanışma da ölçü iyilik, hayır ve takvadadır. Günah, haram, Allah’ın yasaklarında ve düşmanlıkta ise yardımlaşma yasaklanmıştır.

 “İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2)

 Peygamber Efendimiz de (s.a.s.):  “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

Yüce yaratıcı bizleri bir erkek ve kadından yarattığını ve aramızda üstünlüğün renk, dil, ırk, memleket ile olmadığını, üstünlüğün takvada olduğunu, müminlerin kardeş olduğunu beyan etti. İslam’da kardeşlik ahlakı sevgi, saygı, merhamet, yardımlaşma, paylaşma gibi değerler üzerine kurulmuştur. Ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Deprem, sel gibi afetlerle mücadele ettiğimiz bu günlerde ensar olup imkanları paylaşmaya, muhacir gibi izzetli ve onurlu bir duruş sergilemeye, kardeşlik bağlarımızı sıkı sıkıya kuvvetlendirmeye daha çok muhtacız.

Rabbim ramazanı şerifi en güzel şekilde ihya edebilmeyi, günahlarından af olunmuş olarak bayrama kavuşabilmeyi nasip eylesin.